İnsanların en rahat olduğu, en güvenli olduğu, hiçbir şekilde risk altında olmadığı ortamları neresi diye bir soru yöneltsem, bu soruya herkesin vereceği cevap farklı olur. Herkesin kendisini rahat ve güvenli hissettiği ortamı farklıdır; fakat bu ortamların özellikleri birbirine çok benzerdir. Dış dünyanın sıkıntıları, tehlikeleri ve kaygılarıyla karşılaşmak istemediğimiz için bazen bu alanımızda kalırız. Konfor alanımızın olması aslında tehlike içeren bir durum değildir. Çünkü hayatta çoğu konuda olduğu gibi burada da denge sistemi gözetilerek yaşanmalıdır; yani hem risklerle ve tehlikelerle dolu dış dünyada da bulunmalıdır hem de ara sıra konfor alanında da soluklanmayı bilmelidir. Buradaki asıl tehlike, bu dengeyi kaybedip tamamen konfor alanımızda yaşamaya başladığımız zaman baş göstermektedir.
Bunun nedenini daha derinden incelemeye başlarsak, aslında insanın çağlar öncesinden beri gelen yapısında risk her zaman varolmuştur. Eski çağlardan beri insanlar beslenmek için avlanmakta, kendinin olanları korumak için savaşlar vermekte, ulusu, kabilesi, topluluğu, ailesi için bu yaşam mücadelesini vermişlerdir. Çünkü insan yapısı gereği hayatla bu şekilde mücadele etmektedir.
Günümüzde bunu yapmadığı takdirde insan risk ve tehlike altında değildir; hatta güvenli bir ortamdadır. Fakat bu konfor alanında kalmak uzun vadede insanı hem köreltir hem de zarar verir. Çünkü konfor alanından çıkmayan insan, gün geçtikçe normalde yaptığı işleri de yapamaz duruma geldiğini fark eder; sürekli olarak miskin bir halde ve keyifsiz bir şekilde hisseder. Bütün bunlarla birlikte mutsuzluk da kaçınılmazdır. Bu noktada kapana kısılmış hissetmek kadar normal bir duygu yoktur. Fakat bu kötü duyguların geçmesini sağlayacak yegâne şey de konfor alanından çıkıp bu zinciri kırabilmektir.
Konfor alanından çıkarken, ilk olarak yapmakta en az zorlandığımız şeylerin üzerine gitmemiz, daha sonra adım adım en çok zorlandığımız faaliyetlerin üzerine gitmemiz, bu zincirin kırılmasını sağlayacaktır. Her kırdığımız zincirde kendimizi sevdiğimiz bir şeyle ödüllendirmemiz yararımıza olup, bizi daha da motive edecektir. Şunu unutmayalım: Konfor alanından çıkmak imkansız değildir. Konfor alanına sıkışmış olmamızın sebebi, bunun bir alışkanlık haline dönüşmesindendir. Burada önemli olan, bu zinciri kırmak için zorlandığımız şeylerin üstüne gitmek ve yapmak istemediğimiz fakat yapmamız gereken şeyleri yapmaktır. Burada da en önemli silahımız kararlılığımız ve inancımız olacaktır.
Konfor Alanından Çıkma Stratejileri:
1. Küçük Adımlarla Başlayın: Büyük değişiklikler yerine küçük, yönetilebilir adımlar atmak, konfor alanınızdan çıkmanızı kolaylaştırır. Örneğin, yeni bir beceri öğrenmeye başlamak ya da sosyal çevrenizi genişletmek gibi küçük adımlar atabilirsiniz.
2. Risk Alın: Belirsizlik ve riskler, konfor alanının dışında kaçınılmazdır. Küçük riskler alarak başlamanız, daha büyük riskleri göze almanızı kolaylaştırır.
3. Kendinizi Motive Edin: Kişisel hedefler ve motivasyonlar, konfor alanının dışına çıkmak için güçlü bir teşvik olabilir. Hedeflerinizi net bir şekilde belirleyin ve bu hedeflere ulaşmak için kendinizi motive edin.
4. Destek Arayın: Bütün bu uygulamaları gerçekleştirmekte zorlanıyorsak uzman bir psikologdan bu konuda yardım alabilirsiniz.
5. Geri Bildirim ve Öğrenme: Yeni deneyimler sırasında geri bildirim almak ve öğrenmeye açık olmak, gelişiminizi hızlandırır. Başarılarınızı ve başarısızlıklarınızı analiz ederek ilerlemeye devam edin.
Sonuç olarak, konfor alanından çıkmak, kişisel ve profesyonel büyümenin temel taşlarından biridir. Rahatlık alanının dışına adım atmak, belirsizliklerle başa çıkma yeteneğinizi geliştirir, yeni fırsatlar keşfetmenizi sağlar ve kişisel gelişiminizi destekler. Konfor alanının dışındaki dünyayı keşfetmek, kendi potansiyelinizi gerçekleştirmek ve daha tatmin edici bir yaşam sürmek için bu zinciri kırıp konfor alanında çıkmanın adımları atılmalıdır.
#kayseripsikolog
kayseri psikolog
